Atopik dermatit sıklıkla çocuklarda görülen deride kuruluk, pullanma ve tekrarlayan kaşıntılı, egzama atakları ile karakterize kronik bir deri hastalığıdır. Olguların büyük çoğunluğu hayatın ilk 3 ayında tanı almakla beraber hastalık %50 oranında 5 yaşından önce başlar. Erişkin yaşta tanı alan olgularda hastalık klinik olarak daha şiddetli görülmektedir. Puberte sonrası tipik olarak hastalığın şiddetinde azalma görülmesi beklenir. Atopik dermatit sıklıkla astım, allerjik rinit (saman nezlesi), allerjik konjuktivit, allerjik ürtiker (kurdeşen) gibi atopi ile seyreden diğer hastalıklar ile beraber görülmektedir. Hastalığın etyopatogenezinde genetik, çevresel ve immünolojik pek çok tetikleyici faktör rol oynamaktadır.
Atopik dermatitli hastaların ciltlerinde kuruluk, pullanma, kızarıklık, kaşımaya bağlı deride kabalaşma, deri çizgilerinde belirginleşme ve hatta akıntılı açık yara oluşumları görülür. Erişkin hastalarda tek başına göz kapağında, meme ucunda ya da elde egzama görülebilir. Atopik dermatitli bireylerin derilerinde üst derinin (epidermisin) su tutma, nemlenme kapasitesinde azalma sonucu deri kuruluğu görülmektedir. Hastalarda kronik kaşıntı ve kaşıtma sonucu farklı yaş gruplarına göre değişkenlik gösteren bazı lokalizasyonlarında sulantılı ya da kabuklu kuru deri lezyonları görülmektedir. Çocuklarda özellikle gıda allerjileri, erişkinlerde ise inhalan (solunumsal) aeroallerjenler hastalığa neden olmaktadır. Lezyonlar kaşıtma sonucu oluşmakla beraber deri bütünlüğü sıklıkla bozulduğundan hastalarda deride sıyrılmalar neticesinde stafilakok aerius başta olmak üzere bazı bakteriyel deri enfeksiyonlarının görülme sıklığı artmıştır. Kaşıntı nedeniyle hastalarda uyku ve yaşam kalitesi bozulmakta ve hastaların psikolojileri olumsuz etkilenmektedir. Atopik dermatit çocuklarda entelektüel okul başarısını azaltmakta, erişkin hastalarda ise çalışma hayatını bozmaktadır.
Atopik dermatit kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olduğu için hastalarda tedavi uyumu önemlidir. Hastalarda terleme ile ve yünlü kıyafetlerle artan kaşıntı, stresle alevlenme, kışın lezyonlarda artış, yıkanma sıklığı azaldığında deri enfeksiyonlarına yatkınlık, yıkanma sıklığı normalin üzerinde ise de deri kuruluğu ve egzama ataklarında artış görülmektedir. Ciltte irritasyon yapan alkali bazlı deriyi kurutucu sabun, şampuan ve renkli koku-katkı maddesi içerikli duş jeli kullanımından kaçınılması gerekir. Atopik dermatitli bireylerde tedavinin olmazsa olmaz ajanı nemlendiricilerdir. Nemlendiricilerin banyodan hemen sonra hafif deri ıslak ya da nemli iken kullanılması önerilir. Lezyonların şiddeti, lokalizasyonu ve hastanın yaşına uygun potensde topikal kortizonlu kremler atak döneminde kısa süreli kullanılmaktadır.